- 6 August, 2017
- Category Articles
Yakın zaman önce İstanbul’da yağan dolu çok sayıda araca maddi hasar verdi. Meydana gelen hasar çoğunlukla araçların camlarında ve kaportasında oluştu ve bir çok sürücü daha önce böyle bir hasarla karşılaşmadığı için ne dolu yağışı ve fırtına (doğal afet) sırasında önlem alabildi ne de sonrasında ne yapması gerektiği konusunda bilgi sahibiydi.
Peki araç camlarının bu denli kolay patlaması normal miydi?
Günümüzün modern araçlarında kullanılan camlar 2000 model bir araçtan çok farklı olarak üretilmektedir. Elbette mevcut teknolojiyle üretilen bu camlar eski teknolojiyle üretilen ya da yan sanayi camlar gibi uygun fiyatlı olmamaktadır.
Günümüzde kullanılan temperli camlar çogunlukla araçların ön camı dışında kullanılmaktadır. Isıl işlem sayesinde camların mekanik mukavemetleri arttırılırken kırılma davranışı da değiştirilir ve kırılma esnasında yaralanma riski minimize edilmiş olur.
Araçların ön camlarında standard olarak kullanılan lamine camlar ise farklı özellikleri beraberinde getirmektedir bu sebeple yan, arka ve hatta araç tavanında da kullanılmaktadır.
Bu camlar üretim esnasında yüksek kalite şartlarını yerine getirmelidir ki dolu yağışı, kafa çarpması gibi oluşabilecek risklerde yaralanmaları en aza indirebilsinler.
Örneğin Atermik camlar içlerine yerleştirilen özel bir kaplama sayesinde UV koruması, ısı yükünün azaltılması ve daha düşük motor gücüyle seyahat edilmesini sağlarlar. Bu sayede emisyon hedefleri de yakalanabilmektedir.
Ya da camın içine yerleştirilen özellikli bir katman sayesinde cama akustik özellik kazandırılarak yol, motor ve rüzgar sesi engellenerek konforlu bir yolculuk yapılması sağlanır.
Ülkemiz araçlarında nadiren görülen ön cam ısıtması ise iki cam arasına yerleştirilen ve sürücünün görüşünü engellemeyecek incelikte rezistans teller sayesinde ön cam üzerinde oluşan buzlanma ve buğu bertaraf edilmektedir.
Klasik lamine denilen ve iki cam arasına PVB konularak elde edilen camlar ise en temel camlardır.
Tüm bu camlar üzerlerinde barındırdıkları yağmur sensörleri, antenler, kompleks elektronik sistemler sebebiyle doğru üretim şartları, doğru montaj ve kalibrasyon gereken bileşenleri içerirler.
Bu yazıda özellikle üretim sırasında karşılaşılacak ve inspection (gözetim) ile önlenebilecek olası sorunları irdelenmiştir.
Üretimi farklı aşamalarla ele alabiliriz:
Eritme ve rafine etme
Kalite kontrolden geçen ince taneli bileşenler 1500 santigratlık eriticide karıştırılarak homojenize edilir. Bu aşamada hem hammade girişinin denetlenmesi ve hem de prosesin gözetimi önemlidir zira eritme cam kalitesinin anahtarıdır.
Kaplama
Camın optik özelliğinde değişimler yaratmaya yarayan kaplama uygulaması farklı kimyasaların eklenmesiyle gerçekleşmektedir.
Tavlama
Camda cok fazla stress olması durumunda cam kırılabilir; bu yüzden stresi hafifletmek için ısıl işlem uygulanarak sıcaklık yakından kontrol edilir.
Gözetim
Mükemmel düzlükte, kusursuz bir cam üretebilmek için en yüksek kaliteyi sağlamanın yanında Gözetim Inspection her aşamada yapılmalıdır.
Örneğin rafine etme işlemi sırasında bir kum tanesi erimeyebilir ya da kabarcık oluşursa camda titreme (ripples) oluşabilir bu da camın değersiz olması anlamına gelir.
Bu kusurlar tavlama sırasında hatta camın kesimi sırasında da ortaya çıkabilir ve bu üretim için israf anlamına geleceği gibi gözetim yapılmadan son kullanıcıya ulaştırılan camlar çok büyük kazalara sebep olabilir.
Bu yüzdendir ki Inspection otomotiv sektörüne ayrıca önem vermektedir ve deneyimli kadrosuyla 30’ dan fazla ülkede müşterilerine gözetim ve denetim hizmetleri sağlamaktadır.